Zoraki Seyyah

1
803
mülteci,suriyeli,sudan,çad

Aga hatırlar mısın bilmem, Yunanistan’da sönmüş bir orman yangını sonrası yetkililer inceleme yaparken ormanın ortasında yanmış bir dalgıç cesedi buluyorlardı hani. Absürt bir hadise. Dalgıcın, yangın söndürme helikopteri denizden su çekerken tanka girdiği ve yangının ortasına suyla beraber atıldığına dair bir öykü. Hep dalgıcın yangına doğru bırakıldığı sahneyi düşündüm, elde zıpkın, ekipmanlar tamam “Lan Noli?” nidası hep kafada ve son anda ateşe doğru bırakılırken “Allah’ınız yok mu lan?” isyanıyla biten bir ömür. Doğru mudur bilmem, ama bahtsızlığa dair hikayelerde ilk beşe yerleşir. Bense sana bahtsızlığa adanmış 30 seneden mütevellit bir adamı anlatacağım ve bahtsızlık hikayelerinin Top 5 listesine kafadan sokacağım bu hikâyeyi. Biri talihsizlikle alakalı hikâye anlattığında “ya o değil de asıl sen şunu dinle” diye ortamların kalbini kıracağın bir hikâye.
2016’nın Mayıs ayındayız. Memlekete gittim, peder beyle agamın iş yerine uğradım. Bahçede semaver yakmışlar, siyahi bir kişi de semavere odun getiriyor. Agamla göz göze gelip “ne iş” sorusunu sormuş oldum. Agam da, “biraderim bu Muhammed, ama Coni ismini tercih ediyor, 3 aydır da bizimle çalışıyor” dedi. Hikayesini dinlemek için sabırsızlanıyordum. İngilizce biliyor musun dedim, İngilizce, Arapça, Fransızca ve çok az da Türkçe biliyorum dedi. Bizim iş ağır iş aga, beton direk-kafes tel. Ameleliği boldur. Babam amele değil, araştırma görevlisi almış, ALES’i de olsa kafadan alır 33-A kadrosunu Coni. Başladık sohbete ve hayatımda duyduğum en bahtsız adamın hikayesine.

Coni Sudanlı, babası politikacı. Sudan şartlarında durumları iyi. 1989’da Coni 1 yaşındayken Sudan’da darbe oluyor. Darbeyle başa gelen kişi tüm politikacılara ve dolayısıyla Coni’nin babasına da “bir hafta içinde ülkeden gidin, yoksa sülalenizi keserim” diyor. El mahkûm her şeylerini bırakıp Çad’a sığınıyorlar. Bir süre Çad’da yaşıyorlar lakin bu geçmişine yandığımın Afrikası’nda darbe biter mi? Çad’da da darbe oluyor. Ulen tam alıştık, TOKİ’den eve girdik, taksitleri ödüyorduk derken bir daha göçmeye mecbur kalıyorlar. Babası bu sefer de Suriye’yi seçiyor, ah ulan Coni’nin babası, oğlum nasıl kötü seçimler bunlar. Cennetle cehennemi yan yana koysan cehennemi seçerdi babası herhalde. Coni iyi aslında da çevresi kötü belli ki.
Suriye’de babası iş buluyor, hekim. Kıçı toparlıyorlar baya, kardeşleri falan okuyorlar. Arapçayı iyice öğreniyor burada Coni. Kendi ifadesine göre mutluymuş da Suriye’de. Derken malumundur agacım, Suriye iç savaşı. 2014’de de Türkiye’ye Gaziantep’ten giriş yapıyorlar. Kamp kötüydü abi diyor. Dayanamadık çok. Türkiye bizi aldı sağ olsun ama kötüydü diyor. Konya’ya gitmişler ilk, bir sene kalıp AB’ye kaçma fikri girmiş kanlarına. Bir adamla anlaşıyorlar Çanakkale Ayvacık’tan Midilli’ye kaçmak için. Adam alıyor paralarını. TV’lerde 1 dakikada şişen yataklardan hallice bir botla gece yarısı koyuveriyorlar bunları Ayvacık’tan, 5 dakika sonra devriliyorlar, sahil güvenlik kurtarıyor. Sonra Çanakkale’de kalıyor Coni ve ailesi. Ana-baba kız kardeşi ve kendisi. Coni 10 cümle kurdu, ikisi darbe biri iç savaş, biri göç teşebbüsü ve ölümle burun buruna gelme. Çevireceğim çeviremiyorum Coni’ye ama, “lan oğlum burnuna tam su vermiyor musun, vücudunda kuru yer kalmayacak. Bu nasıl bir cenabetlik? Keops piramidinde açılmaması gereken bir lahiti mi açtın da lanetlendin?” demek istiyorum. Üst üste şaşırmaktan çenemi toplayamıyordum. Coni bu uğursuzlukla bizim ülkeyi de karıştırırsın dedim. Sonunda gülümsedi ve dünya 1 dakikalığına…. Yok, bu başka bir şeydi.
Bu sırada Sudan vatandaşı oldukları için BM programına başvurup Kanada’ya gitme sürecine yazılıyorlar. Süreci beklerken de boş durmayayım diyor Coni geze geze bizim iş yerine denk geliyor. Benim peder de hiç kıyamaz alıveriyor işe, işi bilmese de. Coni’yle bu sayede tanışmış oluyoruz.
En son “oğlum sen bizim ülkeyi de karıştırırsın demiştim” Coni’ye Mayıs ayında. 15 Temmuz gecesi ilk aklıma yemin ediyorum Coni geldi. Herkes hain darbe teşebbüsünün arkasında FETÖ-ABD-AB dış güçler falan ararken ben kim olduğunu biliyordum, CONİ. Canlı yayına falan bağlanabilseydim, Coni’yi sınır dışı edin biter bu iş falan diyecektim. 16 Temmuz sabah agamı aradım. Aga Coni iş yerinde mi dedim, burada biraderim burayı da karıştırdı *arrağım” dedi. Gülüştük. Eylül ayında Coni mesaj attı bana “Abi ben gidiyorum” dedi. Kanada’ya kabul edilmiş, hem de anne ve babasıyla beraber. Şimdi şöyle bir durum düşün aga; hayatın darbelerle, oradan oraya ülkelerde sefil gibi yaşamakla geçmiş, sonunda Kanada gibi bir ülke seni kabul etmiş ve sonunda güzel bir yaşam seni bekliyor, ertesi gün İstanbul’dan Kanada’ya uçuşun var ne yapardın? Amelelik yaptığın iş yerinde son gün de çalışır mıydın? Coni uçuşunun bir gün öncesinde tarlada akşam 9’a kadar agamla beraber beton direk taşımış. Agam, “lan oğlum yarın Kanada’ya gidiyorsun, gitsene” dese de, “olsun iş var” demiş. İş bitince de helallik alıp pederden agamdan, ağlaya ağlaya gitmiş. Len bu kadar olay ruhunda insanlığa dair hiçbir hücreye zarar verememiş Coni. Helal Coni. Yeni ömrün, yeniden doğuşun kutlu olsun. Allah’a emanet bahtsızlık hikayelerini baştan yazıp, sonunu umarım “yenilmedim ulan dünya” diye bitirecek Coni. Bu arada sevgili KANADA, hazır mısın CONİ’ye, maceraya?

1 YORUM

CEVAPLA

İnsan mısın? *